Selahattin emmi
Doğup büyüdüğüm Dedemin kerpiç evinin 2 büyük taştan yapılmış 2 adımlı eşiği vardı. Ramazanlarda evimizde teravih namazları kılınırdı. Selahattin emmimiz, teravih namazının ezanlarını okurdu. O taş eşiğe çıkıp, sağ elini sağ kulağına dayayıp harmanlıklara doğru, gür ve etkileyici sesiyle, Allahu ekber, Allahu ekber, diye başladığı ezanı dinlerdim. Dedemin de nenemin de sağ olduğu seneler; benim hatırladığım, 5 yaşlarımdan ilkokulu bitirdiğim günlere kadar onun o güzel sesiyle namaza çağrısını dinledim.
Namaz sonrası ise bir numaralı işimi yapardım: Aşkanada kuzine soba üstünde kocaman turkuaz renkli demliklerde demlenen çayları birer ikişer ve ışık hızıyla misafirlerin sırtlarını duvara dayayıp, divan usulü odanın ortasını boş bırakacak bir şekilde oturduğu odaya taşırdım.
Selahattin Emmi benim için ve aslında bütün akrabalarımız için, gür sesiyle hepimizi teravih namazına çağıran emmiydi.
Herkese nasip olmayan bir görevi varmış.
Allah rahmet etsin.