Bakın bu gerçekten oldu
Bu anlatacağım gerçek — mecazi ama gerçek.
2003 yılında İstanbul’da bir üniversiteye uğradım. Normal olarak yolumun geçmeyeceği bir yerdi ama orada okuyan yetenekli bir öğrenci ile karşılaşmıştım ve onun davetiyle gittim. Tahmin edileceği gibi 2yi 2nin üstüne koymayı bilmeyen öğretim üyelerinin ve bu sebeplerden dolayı kıvranan bir çok öğrencinin bulunduğu bir yerdi. Doktora öğrencisi olan bir başka kişi yanıma yaklaştı. Çok çaresiz görünüyordu ve saygılı biriydi. Bana yapmak istediği şeyi anlattı.
Özet olarak sağ eliyle bu kupayı tutmak istiyordu:
Yardım etmeye karar verdim. Ona kupayı nasıl döndüreceğini gösterdim.
Çok sevindi. Dönen kupaya bakıp, doktora tezi yazdı, bir kaç ay sonra savundu ve Dr. Öğretim Üyesi oldu.
Aradan 14 yıl geçti. Bu süre içinde bu şahıstan sadece bir yardım istiyorsa haberim oldu ancak fazla vaktim olmadığı için kendisine hemen hemen hiç dönmedim. Sonra nasılsa bir gün tesadüfen karşılaştım. Dr. Öğretim Üyesi veya belki de Doçent veya Profesör olmanın rahatlığı vardı üzerinde. Ama doktora tezinde karşılaştığı o problemi nasıl çözdüğü konusunda bir fikri yoktu — hiç hatırlamıyordu. Problemi de çözümü de ve benim katkımı da unutmuştu. Latife olsun diye doktora tezinde ne yapmıştın diye sordum. Gerçekten hatırlamıyordu. Ben de bu kısa yazıyı yazmaya karar verdim ancak bunu okuyacağını hiç sanmıyorum.