365 Gün
Akrabalarım ve arkadaşlarım, Ağrı’daki çocukluk yıllarımda kitaplara düşkünlüğümü iyi bilir ve anlatırlar. Kitap sahibi olmanın ve okumanın da ötesinde ne bulduysam okudum; yerdeki gazete parçaları en kolay (!) bulduğum şeylerdi. Velhasılı hep okudum, çok okudum. Okumayla ilgili yüzlerce çocukluk anım var; başkalarının benim bu tutkum hakkındaki anıları da bir o kadar vardır eminim.
Ancak şimdi özel bir anımı anlatacağım. Nereden ve nasıl elde ettiysem (mutlaka satın almışımdır, çünkü Ağrı Kütüphanesi kitapları eve götürmek için ödünç vermiyordu; ancak orada okuyabilirdim) elimde bir kitapla Cumhuriyet Caddesinde yürürken, babamın iş yerine vardım. Güneşli ve sıcak bir gündü. İş yerinin önünde babam ve büyük halamın oğlu İsmet Şimşek abimiz sohbet ediyorlardı. Ağrı Spor isimli futbol takımında oynayan, yakışıklı, çevik ve santrafor golcü İsmet abimiz. Aşağıdaki fotoğrafta göreceğiniz gibi çok yakışıklı ve hoş biriydi. Ayrıca çok güzel türküler ve uzun havalar söylerdi. İsmet abimiz bir başkaydı gerçekten.
Benim okuma ve kitap merakım herkes tarafından bilindiğinden olacak, İsmet abi hemen elimdeki kitabı kaptı, kapağına baktı, ilk birkaç sayfasına göz gezdirdi. Hayranlıkla çok kısa bir paragrafı yüksek sesle okuyarak babama dinletti. Elimdeki kitabı Dr. Ronald J. Glasser Vietnam savaşında bir hekim olarak görev yaptığı zaman yazmıştı; Türkçe ve İngilizce kapakları aşağıda göreceksiniz.
Kitabın Türkçesi bende artık yok, ancak İsmet abinin okuduğu paragrafı çok iyi hatırlıyorum: önsözün giriş paragrafıydı. Şimdilik İngilizcesini aşağıya iliştireyim. Bilahare orijinal Türkçesini bulursam, buraya koyarım. Bulamazsam, tercüme ederim.
Dr. Ronald Glasser, 1968 yılının Ağustos ayında askere alındı ve Japonya’da bir askeri hastaneye gönderildi. Diğer hekim arkadaşlarıyla birlikte Vietnam’dan gelen yaralı askerlerin tedavisiyle görevliydi. İstemezse de yüzlerce ölüm ve acının şahitliğini yaptı. Her askerin görev süresi tam 1 yıl veya 365 gün olduğu için askerlerin nasıl gün sayarak tahammül etmeye çalıştıklarını izledi. Bütün bunları çok etkileyci bir dille “365 Gün” isimli kitabında yazdı. Bu kitap ABD’de Vietnam savaşı sırasında oluşan savaş karşıtlığı hissiyatı üzerinde çok etkili oldu. Sonunda ABD, kendi vatandaşlarının baskısıyla Vietnam savaşından çekilmek zorunda kaldı.
Konumuza dönelim: İsmet abimiz okuduğu bu paragraftan çok etkilenmişti. Bana büyük bir şefkatle bakarak, babamın yanında, “sen böyle kitapları nereden bulursun da okursun, sana hayranım, Çetin” dedi. Ders kitabının dışında kitap okumanın pek de teşvik edilmediği bir dünyada, bizden binlerce kilometre uzakta ve hiç de adil olmayan bir savaşta insanların ölmesi, yaralanması, acılar içinde kavrulmasının bir romanı vardı ve bu kitap 15 yaşındaki bir Ağrılı lise öğrencisinin elindeydi. Bu olay İsmet abimizi çok etkilemişti. Bu olaydan sonra ne zaman ve nerede rastlaşırsak, her zaman başkalarının yanında bana şefkat ve takdir ifade eder, herkesin beni örnek alması gerektiğini söyleyerek beni utandırırdı. Şimdi bu satırları yazarken, çok üzgünüm. İsmet abimiz benim ABD’de öğrenci olduğum yıllarda amansız bir hastalığa yenilerek vefat etti. Bu güzel insan, acılarla dolu zalim dünyayı bize bırakıp gitti. İsmet abimize Allahın rahmetini dilerim.