Geldi karşıma oturdu

Geldi karşıma oturdu
Ne acelesi var gibiydi ne de yok gibiydi
Bir ceylan gibi süzüldü — kolunu uzattı
Masanın üstüne sigara paketini koydu
Çantasını o narin omzundan indirip
Sandalyesinin kenarına astı
Zaman durdu

Zaman narince akmaya başladı
İnce uzun boynunu uzatıp
Dalgalı saçları rüzgarda yüzer gibi
Gözlerime baktı
Gözyaşlarımı zorla tutup, ben de baktım
Nerelerdeydin mahallelim dedim — sessizce
Bilir misin ne çok aradım seni
Ne çok özledim
Bilmezsin tabii
Zaman başımı döndürdü ve gitti

Zaman nazlanarak geriye döndü
Ben giderken
Burnunun sümüklerini aceleyle silerek
O narin bedeninle
Sokağımın köşesinden bana geleceğini bilseydim
Beklerdim — hızlı koşma derdim
Hızlı koşma duşersin — dizin kanar
İçim kanar — ben yanarım
Uzanıp tekrar yakaladım zamanı

Hafifçe masaya bıraktım
Ürkütmeden, gitmez artık diye zamanı
Köprücük kemiklerinden yukarı doğru bakıp
Boynunun kaslarından o mükemmel yüzüne ulaştım
Uzun uzun baktım — evet, çok iyi tanıyorum seni
Ama beni bu kadar derinden yaralayacağını
Nasıl ve niçin düşünemedim
Zaman beni alıp gitti
Zaman beni
Zaman